Page 6 - ihaber-ocak-2021
P. 6
iHABER
18. Madde diye bir şey
Tora Pekin
Selahattin Demirtaş 4 Kasım 2016’dan, Osman Kavala ise 19 Ekim 2017’den bu yana özgürlüklerinden yoksunlar. Her iki isim de özgürlüklerine
yönelik bu yargısal müdahaleleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdılar. Mahkeme iki dosyada da başvuruları kabul ederek tutuklanmalarının
hukuka aykırı olduğunu tespit etti ve ayrıca ihlalin sona ermesi için derhal serbest bırakılmalarına da karar verdi. Buna karşı hamle olarak
siyasal iktidarın sözcüleri AİHM kararlarının bağlayıcı olmadığı gibi hukuken hiçbir anlamı olmayan ama yargımız üzerinde talimat gibi
bir etkili yaratan açıklamalar yaptılar. Bilindiği üzere de Demirtaş ve Kavala, AİHM kararlarına rağmen hâlâ hapishanedeler. Bu haksız
hapsetmeyle birlikte de devletin “kendi koyduğun kurala uy” ilkesini yok saydığı ve hiçbir hukuk güvenliğimizin olmadığı tescil edilmiş oluyor.
1
Kararlara uymamanın hem içeride hem dışarıda uzun vadede sonuçları olacaktır. gizli bir amacı varsa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 18. madde kapsamında Gerçekte Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi sisteminde beklenen bu kararların
Ama kısa vadede tartışmanın buraya çekilmesi her iki kararda da bulunan çok bunu değerlendirmeye ve tespit etmeye yetkilidir. Yani tutuklama işleminin emsal olarak kabul edilmesi ve artık sayısını sayamadığımız tüm siyasi davalarda
önemli ihlalin yeterince tartışılamamasına neden oldu. Aslına bakılırsa iktidar görünen nedenden başka bir amaçla yapıldığını tespit edebilir. yargıçların buradaki ilkeleri hayata geçirmesidir. Ama değil emsal alınmak, bizzat
meselenin üstünü örtmeyi becerdi bile denebilir. Ne o derseniz, 18. madde diye kararın kendisi bile uygulanmazken bu hedefin çok uzağında olduğumuz açık.
bir şey. Gizli amaç nedir? Örneğin siyasetçiyi, gazeteciyi, insan hakları savunucusunu Öncelikli amacın bu kararları uygulatmamaz olduğu da. Peki yine de 18. madde
susturma, yıldırma amacıdır. AİHM bu tespiti yaptığında yani 18. maddenin ihlal ihlalinin özelliği nedir? Daha doğrusu niçin bu konunun üzerinin örtülmesine izin
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre Sözleşme’nin koruduğu hakların hukuk edildiğine karar verdiğinde, müdahalenin hukuki olmamasının yanında örneğin vermemeliyiz?
dışı amaçlarla sınırlandırılması yasaktır. Bu yasağı ifade eden 18. madde diyor politik olduğunu da belirlemiş demektir. Böylece müdahalenin gayrımeşru amacı
2
ki, “[Sözleşme’de] Anılan hak ve özgürlüklere bu Sözleşme hükümleri ile izin ve buna neden olan failler ortaya çıkıp görünür hâle gelir. Demirtaş ve Kavala kararları ile birlikte bir eşik dönülmüştür. Toplum nezdinde
verilen kısıtlamalar öngörüldükleri amaç dışında uygulanamaz.” zaten bir inandırıcılığı olmayan “bağımsız ve tarafsız yargı” iddiası artık -resmen-
Bu özet bilgilerden sonra AİHM’in kişi özgürlüğü hakkı ile birlikte 18. madde çökmüştür. Yargıda iktidarın çıkarları doğrultusunda politik hedeflerle tutuklama
Bu soyut haliyle çok anlamlı durmuyor olabilir, halbuki yaşamsal önemi olabilecek ihlali bulduğu Demirtaş (Büyük Daire, 22 Aralık 2020) ve Kavala (10 Aralık yapan savcılar ve yargıçlar görev yapmaktadır. İyileşme için önce hastalığın ne
bir düzenleme. O yüzden somutlaştırmakta yarar var. Örneğin Sözleşme’nin 2019) kararlarına dönebiliriz. Mahkeme, bu iki kararıyla tüm Türkiye’nin bildiği, olduğu bilinmelidir. Hastalık, yargıyı politikaya alet etmek, bu yolla insan hak ve
5. maddesine göre “herkes özgürlük ve güvenlik hakkı”na sahiptir. Ama yine yaşadığı bir gerçeği açıklamış oldu: Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala özgürlüklerini siyasi iktidarın çıkarlarına feda etmektir. 18. madde ihlali hastalığın
aynı maddede bu hakkın kısıtlanabildiği halleri de okuruz. Örneğin kişinin hukuki nedenlerle değil, seslerini kısmak için tutuklandılar. Mahkeme Kavala’nın tanısıdır. Bu tanıdan ne iktidar sahipleri kaçabilir, ne de onların çıkarlarını
suç işlediğini gösteren makul şüphe varsa tutuklanması, yani özgürlüğünün tutuklanmasındaki gizli amacın “onun ve tüm insan hakları savunucularının yasadan üstün gören yargı mensupları. Buna Selahattin Demirtaş ve Osman
kısıtlanması mümkündür. sesini kısmak” olduğunu belirledi. Demirtaş için ise bu amacı “çoğulculuğu Kavala’nın tutuklanmalarını Anayasa’ya uygun bulan Anayasa Mahkemesi üyeleri
boğmak ve siyasal tartışma özgürlüğünü sınırlamak” olarak tespit etti. AİHM de dahildir. Hatırlanması gereken ise bu tanının ardından, iyileşmeyi sadece ve
Ama bu kısıtlamaların da bir sınırlaması vardır: devletler bu kısıtlama iznini keyfi bu tespitleri yaparken, dosyadaki kanıtları, iktidarı oluşturan isimlerin yargıyı sadece toplumsal mücadelenin başarabileceğidir.
olarak kullanamazlar. Örneğimizden devam edersek; diyelim ki görünüşte makul etkileyen hedef gösterici demeçleri gibi tutuklamalara ilişkin tüm olguları birlikte
suç şüphesi var denerek tutuklama yapıldı. Ama gerçekte tutuklamanın farklı ve değerlendirdi.
1 “Kendi koyduğun kurala uy” ilkesinin önemi için; Kemal Gözler, Hukuka Giriş, Bursa, Ekin, Güncellenmiş 17. Baskı, 2020, s. 22-23.
2 18. madde ile ilgili ayrıntılı bilgi için; Benan Molu, Siyasi Amaçlı Tutuklama Yasağı Çerçevesinde İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 18. Maddesinin Kapsamı, Uygulanması ve 18. Madde İhlali Kararlarının Sonuçları, İstanbul, On İki Levha, 2019; Kerem Altıparmak - Başak Çalı, AİHM Büyük Daire Selahattin Demirtaş
Kararı, insanhaklariokulu.org/wp-content/uploads/2021/01/C%CC%A7M_24_Alt%C4%B1parmak_C%CC%A7al%C4%B1.pdf ;
Ayrıca Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala kararları için bkz. anayasagundemi.com
Zore Vadisi’ne HES tehdidi Boşandı, kimliğini değiştirdi,
Hatice Türkan
Batman Sason kırsalındaki Zore Vadisi’nde yapılmak tehdit ve şiddet bitmedi
istenen Hidroelektrik Santrali (HES)’ne tepkiler büyüyor.
Murat Güreş
Boşandığı eşi tarafından şiddet gören kadın yerini, kimliğini, adını-soyadını dahi değiştirmesine rağmen, kaçak gibi
yaşamak zorunda… Gizlenerek zorlu bir hayat süren kadın, “herkes gibi ben de hür olmak istiyorum” diyor…
Ailesinin zoru ile evlendirildi. 2 yıl evli kaldı, bir çocuğu oldu. Evliliği boyunca şiddet görmediği gün yoktu. 3 kez bıçaklı saldırıya uğradı. İlgili kurumları
defalarca can güvenliği olmadığı gerekçesi ile uyardı. İçişleri Bakanlığı’na başvurup adını-soyadını değiştirdi. Boşanmasını istemeyen ailesi önce akıl
ve ruh sağlığı hastanesinden akli dengesinin olmadığı yolunda rapor almaya kalkıştı başaramayınca onu reddetti. Tek çocuğunu çeşitli yalanlarla devlet
yurduna yerleştirdiler. Şimdi sığındığı bir tarikat yurdunda, uzunca zamandır görmediği kızını alarak, onunla birlikte özgürce ve şiddetin olmadığı normal
Batman’ın 13 bin yıllık tarihi ilçesi Hasankeyf’in “Zore Vadisi’ne kıyılmasın” bir hayat yaşamayı hayal ediyor…
Ilısu Baraj Suları altında kalmasından sonra
Sason’da yapılmak istenen HES projesi de Açıklamada, “Siyaset üstü bir mesele olarak 16 yıldır devam eden şiddet adının çıkmaması için her defasında dayanmam ve ailesinden de destek göremediğini anlatan kadın,
Zore Vadisi’ni tehdit ediyor. El değmemiş gördüğümüz projenin İl Genel Meclisi tarafından Bir kamu hastanesinde çalışırken ailesinin zoru ile şikâyetçi olmamam için bana baskı yapıyorlardı. Hatta bu nedenle kimliğini değiştirmek istedi. Kadın, bu
yemyeşil doğası ile saklı bir cenneti andıran ret edilmesini olumlu değerlendirmiştik ancak ne S.K. isimli meslektaşı ile evlenen kadın tam 16 yıldır bana akıl ve ruh sağlığı hastanesinden akli dengemin süreçte, velayeti kendisinde olan kızının bu süreçte,
Zore Vadisi üzerinde yapılması planlanan yazık ki İl Genel Meclisi, verdiği kararın arkasında cehennem hayatı yaşıyor. İki yıl evli kaldığı kocası ile yerinde olmadığına dair rapor dahi almak istediler ama istemi dışında devlet korumasına alındığını ve yurda
boşandıktan sonra kızının velayeti mahkeme tarafından hekimler akıl sağlığımda bir sorun olmadığını tutanak yerleştirildiğini söyledi. Kimliğini değiştirdikten sonra da
HES projesi ile elektrik enerjisi elde edilmesi durmadı. Yöre halkının karşı çıktığı, doğa, çevre kendisine verilen kadın halen şiddet gördüğünü ve can altına aldılar. Bu durum işin içinden çıkılmaz bir hal korkularının sürdüğünü, yasal haklarını yaşadığı kentte
düşünülüyor. Projeye yönelik tepkiler de artıyor. ve ekolojiye büyük darbe olacağı aşikâr bir projeye güvenliği korkusu ile adını soyadını değiştirmesine alınca 2006 yılında boşanma davası açtım. Uğradığım değil, farklı bir yerde dava açarak korumak zorunda
HES projesi, Batman’da kayyımla yönetilen onay verenler, gelecekte büyük vicdan azabı rağmen sokağa çıkamadığını anlattı. bütün şiddet ve hakaretlere rağmen bizi boşayan yerel kaldığını anlatan kadın, “Ben kimliğimi değiştirmek
Batman Belediye Meclisi tarafından onaylandı. yaşayacaktır. Zore Vadisine kıyacak proje kararını mahkeme ilginçtir beni kusurlu buldu. Buna rağmen için yaşadığım şehirde korkudan sokağa çıkamıyorum.
Meclis kararına tepki gösteren çevreciler, sosyal kentimizin hayrına görmüyoruz. Bu bir inşa değil, Mahkeme kusurlu buldu kız çocuğumuzun velayetini bana verdi. Haksızlık adli Bu nedenle başka bir kentte dava açtım. Bir dönem Aile
Üç kez bıçaklı saldırıya maruz kaldığını ama son makamlarda da peşimi bırakmadı. Konuyu taşıdığım ve Sosyal Politikalar Bakanlığı korumasında kaldım.
medya üzerinden #ZoreVadisineDokunma yıkım projesidir. Her çeşit endemik bitkilerin, asırlık derece tutucu ve baskıcı olan ailesinin “el alem Yargıtay da yerel mahkeme kararını onayladı. Fakat her gittiğim yerde takip edildim, kaldığım yer
kampanyası düzenlerken, Batman Çevre ceviz ve meyve ağaçlarının bulunduğu doğa duymasın, rezil olmayalım” baskısı nedeniyle şikayetçi deşifre olunca rahatsız oldum. Velayeti bana verilen
Gönüllüleri Derneği de konuyla ilgili yazılı harikası Zore Vadisi’ne kıyılmasın diye projeyi bile olamadığını ifade eden kadın, “Ailem, özellikle Kimliğini değiştirdi kızımı yurttan alarak yeni bir yaşam kurmak ve normal
açıklama yaparak, projeye tepki gösterdi. iptale davet ediyoruz” ifadeleri kullanıldı. de annem şiddete uğradığımı biliyordu. Ama ailenin Boşandıktan sonra tehditlerin devam ettiğini ve insanlar gibi yaşamak istiyorum” diyor.
6