Page 4 - ihaber-ocak-2021
P. 4
iHABER
Çocuk mültecinin
“Haberin değeri”ni yeniden düşünmek
Mehmet Onur Yılmaz
“masumiyet karinesi”
Günümüz dünyasında gazetecilikte bir haberin sahip olduğu değeri
ifade etmek için sıklıkla onun “haber değeri”nden bahsedilir. Gazeteci tarafından
haberleştirilen olayın yayımlanıp yayımlanmayacağına dair değerlendirme için
ölçüt getirme ihtiyacından türetilmiş bu kavram, bilgisel olarak sıklıkla Galtung ve mücadelesi Burcu Taner
Ruge’un 1965 tarihli “Yabancı Haberlerin Yapısı” (Galtung ve Ruge, 1965:64-91)
adlı araştırmasında ortaya koydukları 12 kriterle temellendirilir. Kuşkusuz bu kriterler
haberin değerini temellendirmede kullanılan tek kaynak değildir. Ama en yaygınıdır
ve benzer pek çok kaynak arasında en kapsamlı çerçeveyi ortaya koyması açısından Çocuk yaşta iken hakkında adli işlem başlatılan ve “geçici koruma statüsü” İçişleri Bakanlığı
referans teşkil etmektedir. genelgeleri gereği iptal edilen mülteci H.A , adil yargılanma hakkı ve masumiyet karinesine
uyulmasını ve statüsünün iade edilmesini istiyor. Avukat Ayşegül Karpuz, Anayasa Mahkemesi
Bu kriterler, ritim, eşik, şüphesizlik, anlamlılık, uyumluluk, beklenmediklik, devamlılık,
düzenleme, seçkin uluslarla bağlantılılık, seçkin kişilerle bağlantılılık, insanlarla kararına göre mahkeme kararı olmadan çocuklara ait arşiv kayıtlarının paylaşılamayacağını
bağlantılılık, negatif bir şeylerle bağlantılılık olarak sıralanıyor… ve buna göre işlem yapılamayacağı iddiasıyla, H.A. ile ilgili hukuki süreci yürütüyor.
Kriterlerin başlıklarından da görüldüğü üzere habere değer kazandıran bu kriterler çok Türkiye’deki mültecilerin yıllarca “misafir” olarak tanımlandığını, bunun da mültecilerin insan haklarına erişimi konusunda aksaklıklara yol açtığını
ilgi çeken haberlerin öne çıkan özelliklerinden ibarettir. Okuyucunun ilgisi temelinde belirten Karpuz, ülkedeki 3.5 milyon mülteciden biri olan 19 yaşındaki müvekkili H.A’nın öyküsünü anlattı. Karpuz, Suriye’deki iç savaş sonrası yaşanan
habere biçilen değer ölçülmektedir. Bir diğer ifadeyle, haber yaparken okuyucunun kitlesel göç sonrası 2014’te yürürlüğe giren yönetmelik ile Türkiye’ye gelenlere “geçici koruma statüsü” sağlandığını anımsattı. Mültecilerin en önemli
ilgisini çekmek isteyen gazetecinin yapması gerekenlerin listesidir bunlar. sorunlarından birinin, ceza soruşturmaları olduğuna dikkati çeken Karpuz, İçişleri Bakanlığı genelgeleri gereği hakkında işlem başlatılan bir mültecinin
aynı zamanda bu statüsünün kaldırıldığını belirtti. Karpuz, somut bir iddia olmasa da mültecinin serbest bırakılmadığını, durumunun Göç İdaresi’ne
Galtung ve Ruge başlangıçta sorduğumuz “gazetecinin işi nedir” sorusuna “bu on iki bildirildiğini, sınır dışı işlemi için Geri Gönderme Merkezi’nde aylarca özgürlüğünden mahrum bırakıldığını, bazı mültecilerin de bu nedenle geri
kritere uygun haber yapmaktır” cevabını vermekte ve dahası bununla yetinmekteler. gönderilmeyi kabul etmek zorunda kaldığını söyledi.
Galtung ve Ruge’a göre temel ilke okuyucunun ilgisi yani güncel ifadesiyle ‘rating’dir.
Bu araştırma çerçevesi ile sınırlı kalırsak “haberi değerli kılan nedir” sorusuna Mahkumiyet olmasa da hakkı yok Çocuk Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere çocuklarla ilgili yasal
“okuyucunun ilgisini çeken haber değerlidir” cevabını verdikleri ve buna uygun haber düzenlemelere çocuğun üstün yararı ilkesine aykırı olduğunu anlatmaya
yapmanın yolunu gösterdikleri çıkarımını yapabiliriz. Oysa insan hakları penceresinden Müvekkili H.A’nın da 2017’de çocuk yaşta yaptığı bir Facebook paylaşımı çabalıyoruz” diye konuştu.
baktığımızda bir haberi değerli kılan o haberin insan haklarını temel almasıdır. Bunu nedeniyle “propaganda” suçlamasıyla 1 yıl 8 ay hapis cezası aldığını
cümleleştirirsek; insan haklarını temel alan haber değerlidir. ancak bu ceza için “Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması” kararı Bu tür ceza soruşturmalarında Geri Gönderme Merkezleri’nde bekletme
verildiğini Karpuz, “Kişinin mahkumiyetine sebebiyet vermeyecek bir ve statü iptali ile sınır dışı işlemi başlatılması sonucu kişinin savunma
Böyle baktığımızda, insan haklarını temel aldığı sürece bir haberi okuyucunun ilgisini sonuç olsa da geçici koruma stütüsü iptal edildi. Biz çocuk olduğunun hakkının da engellendiğini kaydeden Karpuz, “Hakkında ceza yargılaması
çekecek şekilde, Galtung ve Ruge’un tariflediği kriterlere göre yapmanın bir sorun teşkil tespiti ile tekrar başvurduk ama reddedildi. Kişinin bütün ailesi burada ve açılan kişi masumiyetini savunamayacak mı? Kamu güvenliğinin ihlaline
etmeyeceği açıktır. Ama açık olan bir şey daha var ki o da şudur: Galtung ve Ruge’un statüsü olmadan yaşamını sürdürmesi mümkün değil” dedi. dair somut delil olsa o kişi zaten hızlıca mahkumiyet hükmü alır ve
ortaya koyduğu kriterler tek başlarına bir haberi değerli kılmak için yeterli değildir. cezaevinde olur. Bu da şu anlama geliyor, Türkiye’de yabancılar masumiyet
Anayasa Mahkemesi kararı var karinesinden faydalanamıyorlar. Öte yandan sınır dışı edilebilecek güvenli
Bu kapsamda günümüzde yapılan gazeteciliğe ve insan haklarının korunmasında üçüncü bir ülke olmadığı için de bu kişiler arafta kalıyorlar” dedi.
gazeteciliğe olan ihtiyaca baktığımızda yaptığından tamamen farklı bir şey Karpuz, “Biz statünün iptali ardından tekrar İdare Mahkemesi’ne
beklenmektedir gazeteciden: Gazetecinin bugün, tek değilse de ana sorumluluğu başvurduğumuzda Anayasa Mahkemesi kararı gereği, mahkeme kararı Karpuz ayrıca, “çocuk mültecilerin yıllarca kayıt dışı çalıştırılmasından,
insan haklarını korumak, işini bu sorumluluğa uygun yapmaktır. Dolayısıyla haberin olmadan çocukla ilgili arşiv kayıtlarının paylaşılamayacağını, dolayısıyla geri gönderme merkezinde yetişkinlerle bir arada tutulmasına kadar
değerini belirleyenlerin de buna uygun olması gerekir. Bugün gazetecilikle ilgili üzerine Göç İdaresi’nin buna göre işlem tesis edemeyeceğini de belirttik. Ancak pek çok ihlal görmezden geliniyor. Bu ihlallere refleks gösterildiğinde
yeniden düşünülmesi gereken “haber değeri” kriterlerinin insan haklarına dayalı kişinin çocuk yaşta aldığı hükmün açıklanmasının geri bırakılması mülteciler için gerçek anlamda temel haklara erişimden bahsedebiliriz”
olarak yeniden belirlenmesi ve haberlerin buna göre değerlendirilmesidir. gerekçe gösterilerek statüyü hak etmediğine karar verildi. Şimdi dava diye konuştu.
üst mahkemede istinaf aşamasında. Biz bu durumun Birleşmiş Milletler
Her zaman bir arada duracağız
Ruhat Sena Akşener
“Türkiye, dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi.” Peki, bu ne anlama geliyor? Dünyada şu an sayıca artık seslerini duyuramaz olduğu söylemek abartı olmaz. Basın üzerindeki bu baskılar aynı zamanda gözaltında işkence
en çok tutuklu gazeteci, Türkiye’deki cezaevlerinde bulunuyor. Bunun soruşturmaya uğrayan, türlü baskılara uğrayan, ve diğer kötü muameleye dair güvenilir iddiaların ciddi şekilde arttığı, hükümeti eleştirenlerin her türlü baskıyla karşı
susturulmaya çalışılan ve başka biçimlerde işlerini yapmaları engellenen gazetecileri kapsamadığını da belirtmek gerek. karşıya kaldığı ve siyasi gerilimlerin de önemli bir şekilde yükseldiği böylesi bir dönemde gerçekleşiyor. Tüm bu olanların
giderek artan etkisi ise muhalif fikirler için mevcut alanın ciddi ölçüde daralması ve gittikçe daha fazla itaatkâr hale
Uluslararası Af Örgütü, kurulduğu günden bu yana tüm dünyada ifade özgürlüğü için çalışmalar yürüten kurumlardan biri. gelen medyada otosansürün yoğunlaşması oluyor. Sadece soruşturma ve kovuşturma baskısı değil, finansal baskılar da
İfade özgürlüğünün olmazsa olmazı basın özgürlüğünü, muhalif sesleri daha da geniş bir bakış açısıyla da kapsayacak bu yöntemin önemli bir parçası ne yazık ki. Yerel basın, yani yerelde faaliyet gösteren basın organları ve gazeteciler, son
biçimde her sesin, her görüşün, her haberin, kamuoyunu ilgilendirecek her türlü gelişmenin özgürce, susturulmadan dile dönemde bu sebeplerle de tarihsel önemlerinin yanı sıra bir kat daha önem kazanmış görünüyor.
getirilme hakkını, bunun sonucunda da herhangi bir baskıyla karşılaşılmamasını hem ifade özgürlüğü, hem temel haklar
açısından son derece önemli buluyor ve doğru haberi alabilmenin, gerçeğe ulaşabilmenin insan hakları mücadelesine İnsan hakları mücadelesini ve yerel basının misyonunu birbirini son derece besleyen iki konu olarak değerlendiriyoruz.
büyük katkısını da savunuyoruz. İnsan hakları eğitimi programımız kapsamında gerçekleştirilen “Yerel Basına Yönelik İnsan Hakları Eğitimi” projemiz,
bizler için salt bir “eğitim” çalışması olmaktan çok, yerellerde, bizlerle insan hakları hareketi ve evrensel insan hakları dili
Türkiye’de ifade özgürlüğü ne yazık ki giderek artan düzeyde ve sürekli bir saldırıyla karşı karşıya. Özellikle son yıllarda, ve bakış açısıyla daha fazla kişiyi buluşturabilmek için bir paylaşım fırsatı yaratması olduğu için de son derece önemli
hükümeti eleştiren akademisyenler, gazeteciler ve yazarlar sürekli ve sistematik biçimde cezai soruşturma ve yargılanma, aslında. Özgürce ve insan hakları perspektifi de gözetilerek yapılan haberler ve ulaşılan kitleler karşılıklı olarak hem ifade
yıldırma, taciz ve sansür riski altında bulunuyor. Raporlarımızda defahatle belirttiğimiz gibi Türkiye hükümetinin medya özgürlüğü mücadelesini hem de insan hakları mücadelesini mutlaka olumlu etkileyecektir.
üzerindeki baskısı, bu baskının bazıları tarafından «gazeteciliğin ölümü» olarak nitelendirilmesine sebep olacak kadar
ağır hatta. İnsan hakları, sadece büyük cümlelerde büyük öğretilerde değil, her yerde, herkesin satırlarında, herkesin okuduklarında,
herkesin günlük hayatında yer alması gereken bir bakış açısı aslında. Toplumun gözleri ve kulakları olan gazetecilerle
Elbette bu baskının bir parçası olarak, ana akım olarak tabir edilebilecek ve çok geniş kesimlerin haberlere ulaşmasını insan hakları hareketi olarak her zaman bir arada duracağımızı ve sadece hak savunucularının değil, hükümetlerin
sağlayacak olan medya organlarının son dönemde birer birer el değiştirdiğini, muhalif seslere kendini tamamen de hem ulusal hem yerel basın çalışanlarının doğru ve gerçek, insan hakları odaklı habercilik yapabilmesi için gerekli
kapattığını, eleştirel haber ve yorumlarını dile getiren gazetecilerin bu mecradan çeşitli yöntemlerle uzaklaştırıldığını ve koşullarının sağlanabilmesinde esas sorumluluğu alması için mücadele edeceğimizi bir kez daha belirtmek istiyorum.
4