Page 2 - ihaber-ocak-2021
P. 2

iHABER



             “Kadınlar konuşamıyor, bazıları





             çaresizlikten intihar ediyor.”







               Volkan Görendağ

             Hale Gönültaş, bağımsız çalışan deneyimli gazetecilerden biri. Gönültaş, son dönemde özellikle mülteciler, savaştan kaçarak Türkiye’ye gelen ve örgütlerin
             tehditleri altında yaşam mücadelesi veren insanlarla ilgili önemli haberleri ile dikkati çekiyor. Gönültaş’ın İran sınırından geçerek, Türkiye’ye gelmek isteyen
             mültecilerle ilgili yazı dizisi de ilgiyle takip edildi. Gönültaş’la, yazı dizisi nedeniyle yaptığı yolculuğu, ortaya çıkarttığı gerçekleri ve mültecileri konuştuk.


             Malum, birçok alanda hak ihlalleri yaşanıyor. Mülteci ve göçmen meselesi   göçmenlerse kaçakçıları “kurtarıcı” olarak görmüyor.  Tam aksine insanların   - Haberinizde mültecilerin sınır geçişlerinin, göç yolculuklarının nasıl bir
             bu alanlardan en az ilgi gören konulardan biriyken sizi bu yolculuğa çıkaran   çaresizliklerinden yararlanan tüccar, tefeci olarak algılıyorlar. Mülteci ülkesini   insani krize dönüştüğünü görüyoruz. Bu zorlu yolculukta mülteci kadınlar
             şey ne oldu? Nasıl karar verdiniz?              terk ettiği andan itibaren büyük oranda göçmen kaçakçılığı ile hareketliliğini   ve çocuklar neler yaşıyor?
                                                             sürdürebiliyor.  Dolayısıyla  göçmen  kaçakçılığı  mültecilerin  yaşadıkları
             Uzun süredir mültecilerle yaptığım görüşmelerden sadece Afganistan, İran,   sorunların  elbette  temel  sorumlusu  değil  ama  ağır  insanlık  krizi  ile  karşı   Cinsel  şiddet,  şiddet  kadın  ve  çocuklar  için  bir  savaş  silahı.  Mültecilerin
             Pakistan, Bangladeş ve Suriye’den gelen mültecilerin değil, Afrika coğrafyası   karşıya kalmalarından da bir ölçüde sorumlular. Dünyada savaşlar, ekonomik   terk  ettikleri  ülkeden  başlayıp,  göç  yolculuğunda  devam  eden,  ulaştıkları
             Nijerya, Çad, Kongo ve Ruanda’dan gelen mültecilerin de İran sınırı üzerinden   sorunlar, etnik çatışmalar, iç çatışmalar sürdüğü sürece göç devam edecek.   ülkede de karşı karşıya kaldıkları bir şiddet türü. Mültecilerle bire bir yapılan
             Türkiye’ye  giriş  yaptığını  biliyordum.  Van’a  gitmek  üzere  ön  hazırlıkları   Göçmen kaçakçıları da bu sistemin parçası olmayı sürdürecek. Soruya dönecek   görüşmelerde belirli bir güven sağlandıktan, kendilerini hazır hissettiklerinde
             yaptığımız sırada Ankara’da yaşayan mülteci bir aile benimle temas kurmuştu.     olursak göçmen kaçakçıları mültecilerin yaşadığı tüm sorunların sorumlusu   yaşadıkları  cinsel  şiddeti,  tecavüzü  anlatır.  İran  sınırı  örneği  üzerinden  ve
             Mülteci  A.’nın  kız  kardeşi,  eşi  ve  dört  çocuğuyla  2  Kasım’da  Kabil’i  terk   mu, elbette hayır.  Mültecilerin yaşamlarını bu tefecilere teslim etmek zorunda   yine mültecilerin aktardığı hikâyeler üzerinden gidersek, özellikle yanlarında
             etmişlerdi. Aile çeşitli gerekçelerle Taliban tehditti altındaydı. Afgan mülteci A.   bırakılmalarına neden olan ulusal ve uluslararası göç politikaları.  Türkiye’nin   eşleri  olmayan  kadınlar  İran  tarafında  sınırı  geçmek  üzere  bekletildikleri
             ile görüştüğümüz gün 30 Kasım’dı. Kız kardeşi ve ailesi on gündür İran sınırına   taraf olduğu sözleşmeler.   yerlerde mafya, sınır muhafızları ve göçmen kaçakçıları tarafından tecavüze
             yakın  bir  yerde  bekliyorlardı,  sınırı  geçemiyor  ve  çocukları  hastalanmıştı.            uğruyorlar. Van’a gitmeden tam iki gün önce Ankara’da mülteci bir kadın ile
             Afganistan’dan ayrılırken anlaştıkları onları İran sınırından geçirecek olarak   Ayrıntılandırabilir misiniz?  söyleşi yaptım. Mülteci kadının bir gözünü kaybetmesine de neden olan ve İran
             göçmen  kaçakçısı  parasını  aldığı  halde  mültecileri  sınıra  yakın  bir  yerde             sınırında gerçekleşen toplu tecavüzde bedeni çok hasar almış. Bunlar iddia
             yerleştirdiği evde bırakıp gitmiş.  Bu aile ile birlikte en az 150 kişilik bir grup İran   Göç  çalışan  akademisyenler  ağır  insanlık  krizi  yaşayan  mültecilere  yönelik   değil, kadınlar konuşmak ve anlatmak istemiyorlar. Türkiye’de de kendilerini
             tarafında bekliyordu. Mülteci A., bunun haber yapılıp yapılamayacağını sordu.   çözüm  önerilerini  sık  sık  hazırladıkları  raporlarla  dile  getiriyorlar.  Ben  bir   çok  güvende  hissetmiyorlar.  Yazı  dizisinde  belirtmiştim  mülteciler  İran
             İranlı kaçakçı ortadan kaybolduktan sonra sınırda kalan ailelerden bazıları   gazeteci  olarak,  yoğun  olarak  saha  gözlemlerim  üzerinden  yorum  yapmayı   sınırını geçtikten sonra kaçakçıların “şok evi” ismini verdikleri mekânlarda
             Türkiyeli bir kaçakçı ile anlaşmışlar.  Türkiyeli kaçakçı da bir ön ödeme istemiş,   tercih  ederim,  doğru  bulurum.  Van  Barosu  Göç  ve  İltica  Komisyonu’ndan   tutuluyorlar. Bu evlerde ya da metropollere ulaşmaya çalışırken de hatta kent
             bu ödemeler de kaçakçıya ulaştırılmış. Ancak, Türkiye’deki kaçakçı da söylediği   Mahmut Kaçan’ın çözüme ilişkin önemli tespitine katıldığımı ifade edeyim.     merkezine ulaştıklarında da yine cinsel şiddete uğruyorlar.  Mülteci kadınlar
             tarihte sınırın geri tarafında bulunan mültecileri almak üzere İran tarafına   Mahmut Kaçan, Türkiye’de “iltica   geri gönderilme korkusu ya da tehdit altında olduğu için karşı karşıya kaldığı
             geçmemiş. Şöyle bir tablo vardı ortada: Bu insanlar ne Türkiye’ye geçebiliyor                  şiddeti  dile  getiremiyor.  Aslında  çoğu  zaman  da  aktarabileceği  bir  mecra
             ne de İran sınırına yaklaşabiliyor.  Açlar,  kar yağışı başlamış ve çocuklar                      bulamıyor ki bu da sistemden kaynaklı. Van’da da göçmen kaçakçılarının
             hasta.  Sonuç olarak bahsettiğim ailenin de içinde bulunduğu grup sınırı                          tecavüzüne uğrayan ve yargıya yansıyan vakalar vardı. Bu vakaları da
             Çaldıran tarafından geçti.  Aralık ayının ortasında da yani ben Van’dan                           yazı dizisinde aktardık. Özellikle üzerinde durulması gereken bir diğer
             döndüğümde de aile Ankara’daki kız kardeşinin yanına ulaşmıştı. Elbette                           başlık da, eşini savaşta ya da göç yolunda kaybeden, çocukları ile göç
             kız  kardeşinin  yanına  ulaşması  da  haftalar  sürmüştü.    Toparlamam                          yolculuğuna  çıkan  kadınların  sınır  köylerinde  kalmaları.    Bu  bire  bir
             gerekirse  İran  sınırının  gerisi,  sınırı  geçiş,  Türkiye’de  sınır  köylerinde                görüşme  yaptığım  mülteci  kadınların  aktardığı  bir  konuydu.    Hemen
             mültecilerin göçmen kaçakçılarınca saklanmaları, il ve ilçe merkezlerine                          hemen  konuştuğum  her  mülteci  kadına  geldikleri  kafilede  bulunan
             ulaştırmak için ölümcül rotalardan yürüyüş yaptırılmaları, donarak ölen                           kadınlardan  köylerde  kaçakçıların  yanında  kalan  olup  olmadığını
             mülteci haberleri İran sınırına ulaşabildiğimiz ölçüde ulaşıp mültecilerin                        soruyordum. Çoğunluğu da “eşleri olmadığı için kaçakçının karısı olmayı
             göç yoluna eşlik edebilmek habercilik açısından bir zorunluluktu. Covid                           kabul etti” diye anlatıyorlardı. Mülteci kadın sınırı geçiyor, ancak sınır
             19’in yükselişe geçtiği ve ikinci kapanmanın başladığı günlerdi. Bağımsız                         köyünde kaçakçının ya da kaçakçının ekibinden birilerinin yanında kalıyor.
             çalışan bir gazeteciyim ve Van ve diğer illerde kalış süresinin ucu açık,                         Yazı dizisini hazırlarken bir tam gün geçirdiğimiz göçmen kaçakçısı Ali’ye
             teknik/lojistik  desteklere  gereksinimin  olduğu  şehirlerarası  bir  görevin                    sınır köylerinde kalan, yaşayan mülteci kadın ve çocukları, durumlarını
             masraflarını kendi imkânlarımızla karşılamamız mümkün değil. Kısa bir                             sordum. Soruları derinleştirdikçe o da  “sınır köylerinde kalan kadınların
             süre önce uluslararası bir gazetecilik örgütünden burs kazanmıştım. Burs                          varlığını kabul etti ve bazı kadınların çaresizlikten, intihar ettiğini” anlattı.
             ulaşım, konaklama, çeşitli teknik masraflarımızı karşılıyordu.  Bu imkânla                        Biz, İran sınırına, sınıra sıfır köylere ulaşmak için dağda yürürken havadan
             saha, bölge deneyimi olan ve 90’ların sonlarından bu yana yurt içi ve                             kontrolle güvenlik güçlerince fark edildik ve ilerlememiz engellendi. Sınır
             dışı sahada beraber çalıştığımız kameraman Volkan Nakiboğlu ile Van’a                             köylerinde kalan mülteci kadınların durumlarının gündeme alınması iddia
             gittik. Riskli bir görev olduğunun bilincindeydik. Haber bir ekip işidir. Canınızı   prosedürlerinin”  uygulanmamasını  eleştirirken  “İltica  sistemini  sadece   edildiği gibi intihar vakaları varsa bu kadınların araştırılması, defin yerlerinin
             birbirinize  emanet  edersiniz.    Hızlı  ve  kimi  zaman  birbirinizin  yerine  karar   sınır  dışı  etmek  üzerine  kurarsanız,  maalesef  göçmen  ve  sığınmacılar  kış   bulunması ve açığa çıkarılması güvenlik güçlerinin sorumluluğunda.
             vermek zorundasınızdır, güven esastır. Riskli, güvenlik nedeniyle gerilimli bir   aylarında dağlarda donarak, yollarda trafik kazalarında ya da Van Gölü’nde
             takım anlar yaşasak da güven ve yeri geldiğinde birbirinin yerine karar verme   sulara gömülerek hayatlarını kaybetmeye devam edecek” değerlendirmesinde   -  Yazılardan  sonra  nasıl  tepkiler  aldınız?  Resmi  yetkililer,  kaçakçılar,
             yatkınlığı ile haberi sorunsuz tamamladık.      bulunuyordu. Tartışmasız, göç, mültecilik meselesi bir insan hakları meselesidir.   mülteciler veya başka kişilerden sizinle konu ile ilgili irtibata geçen oldu
                                                             Anımsatalım mülteci krizinin bir insan hakları krizi olduğu tespiti İkinci Dünya   mu?
             -  Bütün  bu  çok  aktörlü  ve  zorlu  göç  yolculuklarında  sizce  tüm   Savaşı sonrasında Hannah Arrend tarafından dile getirilmiş ve tartışmalar da
             olumsuzlukların müsebbibi kaçakçılar mı? Yani, çok ağır cezalar verilse ve   bunun üzerinden sürdürülmüştür 2021 yılında da mülteci krizi bir insan hakları   Yazı  dizisi  yayımlandıktan  sonra  Avrupa  ülkelerinden  bazı  basın  yayın
             “göz açtırılmasa” bu anlattığınız sorunlar da sonlanır mı?  meselesi  olmayı  sürdürüyor.    En  çok  da  bu  nedenle  mülteci  haberlerinde,   kuruluşları haberi kullanmak için benimle ya da yazı dizisinin yayımlandığı
                                                             mültecilerin  “kurban”  ve  “mağdur”  olarak  gösterilmemesi  gerekir.  Çünkü   Gazete  Duvar  ile  temasa  geçti.  Haber  yayımlandıktan  sonra  Alman  ARD
             Göç,  göçmen  kaçakçılarından  yardım  alınarak  sağlanabiliyor.  Göçmen   ülkesini çeşitli nedenlerle terk edip göç yolculuğuna çıkan her mültecinin bir   kanalından bir ekip Van’a giderek göç yolunda mültecileri bekleyen tehlikeleri
             kaçakçılığı  bir  sektör  ve  sektörünün  olağanüstü  profesyonel  işleyen  bir   hikâyesi var. Yaşamda kalmak, yeni bir coğrafyada, ülkede yeni bir hayat kurmak   aktaran görüntülü bir haber yaptı. Haber Alman televizyonları ve gazetelerinde
             sistem olduğunu söyleyebilirim. Sosyal medyadan da göçmen kaçakçılarına   üzere bu zorlu yolculuklara çıkıyorlar.  Mültecileri “kurban” ve “mağdur” olarak   yayımlandı. Afgan bir gazeteci yazı dizisini Farsçaya çevirdi ve Afganistan’ın
             ulaşabilirsiniz.  Sahte  pasaport,    seyahat  izin  belgesi,  otobüs  bileti  bunları   göstermek,  nesneleştirmek  mülteci  krizinin,  göçün,  savaşların  nedenlerini   en çok okunan gazetesinde yayımlandı. Gazetenin yayın koordinatörü haberin
             sağlayabiliyorlar.  Çok kısa sürede çok büyük paralar kazanılan bir sektör.   görünür kılmaktan uzaklaştırıyor. Yazı dizisinde de elimden geldiğince buna   Afganistan’da çok tartışıldığını, gündem olduğunu, mültecilerin göç yolunda ne
             Kendi içinde de hiyerarşi barındıran bir sistem.  Van merkezde de ilçelerde   dikkat etmeye çalıştım. Kuyumcu terazisi hassasiyetiyle kelimeleri seçmeye   gibi riskler beklediğini bilmeleri açısından çok önemli bir iş olduğunu söyledi.
             de kaçakçılara ulaşmak çok da zor değil.  Gözlemlediğim, kişisel tanıklığım   çalıştım.  Yazı  dizisinde  bir  göçmen  kaçakçısını  konuşturmak  göçmen   Bunun dışında sosyal medya üzerinden mülteciler bizlerle temas kurdu. İran
             göçmen kaçakçısı tabiri caizse kendini “kurtarıcı” olarak görüyor, mültecinin   kaçakçılığı sisteminin nasıl işlediğini ve mültecilerin tabiri caizse tefecilerin   sınırını  geçmeye  çalışan  mültecilerden  çeşitli  fotoğraflar  ulaştıranlar  oldu.
             de  kendisini  “kahraman  olarak  görmesini”  istiyor.    Mülteci  ise  göçmen   insafına bırakıldığını ortaya koymak içindi. Bir tabloyu ortaya koymaya çalıştık   Türkiyeli  okuyuculardan  çok  fazla  sayıda  elektronik  posta  ve  sosyal  medya
             kaçakçısına haklı olarak sorular soruyor. Çoğu zaman da mülteciler onların birer   yazı ve görüntüler ile.  Mülteci krizi küresel bir sorun. İran sınırı örneğinden   üzerinden mesaj geldi. Kimi okuyucular, yazı dizini okuduktan sonra mülteciler
             kahraman olmadığını bir şekilde hissettiriyor.  Böylesi diyalogların yaşandığı   konuşmayı sürdürürsek, Türkiye’nin göç politikasını belirleyen kuruluşların da   ile ilk kez bu denli derin empati kurduklarını dile getirdiler. Son olarak belirtmek
             anlarda  kahraman  imajının  eleştirilmesinden  çok  rahatsız  oluyor  ve  iyiden   Avrupa Birliği’nin de, Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği’nin de uluslararası   istediğim, biraz öznel olacak.  Ama yine de bilinir olması gerektiğini düşünerek
             iyiye otoriterleşiyor. Göçmen kaçakçıları. Vücut dilleri değişiyor, kullandıkları   kuruluşların  da  ve  en  önemlisi  Türkiye  Cumhuriyeti’nin  sınır  güvenliğini   ifade  etmek  istiyorum.  Pek  çok  okuyucu  Türkiye’de  gazetecilik  yapmanın
             kelimelerin şiddeti artıyor. Göçmen kaçakçıları ile konuştuğunuzda mültecilere   sağlayan kuruluşların kendi alanlarıyla ilgili beliren soruları şaibeleri irdeleyip   zorluklarının bilincinde olduklarını ifade ediyorlardı. Covid 19 döneminde, riskli
             atfen  “iyilik  yapıyoruz,  hayatlarını  kurtarıyoruz”,  “yeni  bir  hayat  kurmasına   üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirme çabası içine girmeleri artık bir   de olsa sahada ve gerçekleri ortaya koyan haber yapabiliyor olmasının basının
             vesile  oluyorum  ”  gibi  cümleler  duyabilirsiniz.    Deneyimlerim,  tanıklıklarım   zorunluluk.  geleceği açısından bir umut olduğunu ifade ettiler. Bu da hem mesleğimiz
                                                                                                            hem de mesleğimizin geleceği açısından bizim için de değerli ve çok kıymetli
                                                                                                            yorumlardı.

       2
   1   2   3   4   5   6   7